Hz. Adem’e bütün isimler öğretilmişti.
ama bizler unuttuk.
ben de o cahillerden biri olarak, bilgisizce kullandım bazı kelimeleri.
kelimelerin de hakkı varsa eğer üzerimizde, zor ödeyeceğim esame kelimesinin diyetini.
esame… ya da esami.
çokça söyledim deyimler içinde bu kelimeyi.
ancak, ne olduğunu öğrenmek bu güne nasipmiş.
aslında “isim” kökünden geliyor. türkçe olanı ad.
isim ve esma.
ve esame… isimin çoğulu.
bir yandan da isim listesi anlamında. yeniçerilerin isim listesi. yeniçerilerin esamesinin kaydı yani.
başka bir anlamda, yeniçerilerin maaşlarını almak için kullandıkları kâğıt. esame kâğıdı diye kullanılıyordur muhtemelen.
ulûfe ve cülûs almak için kullanılan kâğıt.
nazan bekiroğlu, insanı “var” yapanın “isim” olduğunu anlatır bir kitabında. insan, adı var olduğu sürece vardır. yeniçerileri anlatırken de, idam kararı verilen erin öncelikle isminin silindiğini söyler. esame listesinden adı kaldırılır yok edilecek olanın.
“artık esamesi okunmaz o kişinin” deyimi de, sanıyorum ki buradan kalmadır.
ismi okunmayan şey, yok hükmündedir.
yeniçeriler son dönemlerinde, bozulmaya yüz tuttukları günlerde, esame kâğıtlarını satarlarmış. bu satılan kâğıtların yeni sahipleri, ocağa gidip esame kağıdının üstündeki adı okutarak maaşı alırlarmış.
ta ki ikinci Mahmud’a kadar. ikinci Mahmud, bu kâğıtların tamamını yaktırmış. artık o esameler okunmaz olmuş. belki de buradan geliyordur deyimin anlamı.
ya da…
insanın adı var olduğu sürece yaşadığını düşünen başkaları vardır. ikinci Mahmud’dan, hatta yeniçeri ocağından, hatta dahi Osmanlı’dan bile önce. belki de onlar bulmuşlardır bu deyimi.
benimki yalnızca varsayımlar üzerinden fikir yürütmek.